Bugün
Genel
10 Mart 2024 - 22:04

Domuz Eti Satışı

10 Mart 2024 - 22:04

Domuz Eti Satışı

TAKİP ETTAKİP ET

Son zamanlarda, Türkiye’deki marketlerin kasap reyonlarında artık domuz eti ve ürünlerine rastlamak mümkün. Bazı süpermarketler, hiç çekinmeden domuz eti satmaya başladı. Bu durum, birçok kişiyi endişelendiriyor ve sağlık sorunlarına yol açabileceği düşünülüyor.

AK Parti Hükümeti, Avrupa Birliği’ne uyum sağlamak adına domuz etini Türk Gıda Kodeksi’ne göre kasaplık et statüsüne almış ve domuz çiftliklerine banka kredisi vermişti. Ancak bu adımların ardından, domuz eti ve ürünlerinin yaygın olarak satılmaya başlanmasıyla, beklenen olumsuz sonuçlar ortaya çıkmış durumda.

Birçok marketin rafları domuz eti ve ürünleriyle dolu. Dr. Ayşe Ebrar, “Ben domuz eti yemedim diyen bir büyük domuz götürmüştür” diyerek durumu özetliyor ve endişelerini dile getiriyor. Dr. Ebrar, artık gıda alışverişinde “neyin içinde var, neyin içinde yok” sorusuna net cevap bulmanın neredeyse imkansız olduğunu belirtiyor.

Türkiye’de domuz eti satışının serbest olması ve üretiminin teşvik edilmesi, gıda sektöründe çeşitli ahlaksız uygulamalara yol açmış durumda. Dr. Ayşe Ebrar, gıda sektörünün her gün insanların ve çocukların sağlığını tehdit ettiğini belirtiyor. Hazır yoğurtlardan pastalara, jölelerden kremalara kadar birçok üründe “kıvam artırıcılar” adı altında domuz mamullerinin kullanıldığını ifade ediyor.

Domuz eti ve ürünlerinin millete “yutturulmasını” ise Dr. Ayşe Ebrar şöyle açıklıyor: Gıda endüstrisinde yaygın olarak kullanılan kıvam artırıcılar ve katkı maddeleri, genellikle “E” ile başlayan kodlarla belirtiliyor ve bunların nasıl elde edildiği belirsiz olabiliyor. Örneğin, jelatin (E441) adı verilen bir proteinin %99’u Müslüman olmayan ülkelerde üretiliyor ve bu da domuz eti kaynaklı olabileceği endişelerini artırıyor.

Sonuç olarak, Türkiye’de domuz eti ve ürünlerinin yaygın olarak satılmaya başlamasıyla birlikte, insanların sağlık konusunda endişeleri artıyor ve gıda sektöründe şeffaflığın ve güvenilirliğin sağlanması için önemli adımlar atılması gerekiyor.

JELATİN NEDİR?

Jelatin, memelilerin dokularında, özellikle kasları kemiklere bağlayan bölgelerde ve derilerde bulunan kollajen adlı proteinden elde edilen bir maddedir. Kollajen, su ile kaynatıldığında jelatin adı verilen, suda çözünebilen bir proteine dönüşür. Soğuduğunda, bu çözelti tekrar kollajen haline dönüşmez; ancak jel halini alır. Jelatin, başta domuz, sığır ve nadiren balık gibi hayvanların deri, kemik ve bağ dokularının kaynatılmasıyla elde edilir. Bu madde, sağlam bir şekil alabilme yeteneği, şeffaf jel oluşturma özelliği, esnek bir film oluşturabilme yeteneği, kolay sindirilebilme, sıcak suda eriyebilme ve kolay şekil alabilme gibi özellikleri nedeniyle gıda endüstrisinde birçok alanda kullanılmaktadır.

Günümüzde, genellikle domuz ve helal usulde kesilmemiş sığır derisinin jelatin üretiminde kullanıldığı bilinmektedir. Gıda endüstrisinde kullanılan jelatinin hammaddesi genellikle domuz derisidir. Domuz derisinden jelatin elde etme sürecinde, işlemlerin hızlı bir şekilde tamamlanması ve oluşan atık suyun minimum seviyede olması gibi nedenlerle domuz derisinin tercih edilmesi yaygındır. Ayrıca, domuz derisinden jelatin elde etme maliyeti oldukça düşüktür. Yılda yaklaşık 380.000 ton jelatin üretilmekte olup, bunun yaklaşık 150.000 tonu Müslümanlar tarafından tüketilmektedir.

Jelatinin dünya piyasalarında kilogram fiyatının yaklaşık 4-6 dolar olduğu düşünüldüğünde, Türkiye’nin jelatin için yaklaşık 20 milyon dolar harcadığı tahmin edilmektedir. Bu nedenle, jelatinin kaynağı nedeniyle büyük tartışmalar ve şüpheler yaşanmaktadır. Türkiye’de 2011 yılından bu yana iki yerli firma tarafından üretilmesine rağmen, bu üretim talebi karşılayamamaktadır.

Bir tür protein olan jelatin, günlük hayatta kullanılabilmek için jelatin üreticileri tarafından yoğun çaba harcanmıştır. Ancak bu katkı maddesinin menşeinin ciddi bir şekilde araştırılması gerektiği ve neredeyse her alanda yaygın bir şekilde kullanılması, inanan insanlar için endişe vericidir.

Jelatin, ürünlerde jelleştirme, koyulaştırma, sırlama ve kapsülleme maddesi olarak yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Pek çok pasta ürününde, yoğurtta, dondurma, eritilmiş peynir ve kaşar üretiminde, margarin, salam, sucuk, sosis, jambon gibi et ürünlerinde, şekerlemelerde, reçel, marmelat, helva, pekmez, tahin gibi gıdalarda, fındık ve fıstık ezmelerinde, meyve sularında, sakızlarda, ilaç endüstrisinde, kapsül, film ve tablet yapımında, kan verme ürünlerinde, krem, losyon, şampuan, parfüm gibi cilt ve kozmetik ürünlerinde, hayvan yemlerinde, fotoğrafçılıkta ve karbonlu kağıt yapımında kullanılmaktadır.

Dinimizce haram olan domuzdan elde edilen bu katkı maddeleri ve gıdalar, beslenmeyle ilgili çeşitli hastalıkların gelişimine yol açabilir. Bu nedenle, jelatin ve benzeri katkı maddelerinin kullanımıyla ilgili daha dikkatli olunması gerekmektedir.

DOMUZ YAĞI KATKILI GIDA MADDELERİ ULUSLARARASI (E) KODLARI

E -100, E -102, E – 103, E -110, E-111, E -120, E • 123, E-124, E -125, E -126, E – 127, E -128, E -140, E-141, E-142, E -152, E -153, E -210, E -213, E- 214, E -226, E -234, E -252, E -270, E -280, E -325, E -326, E •327, E -334, E -335, E -336, E -337, E -420, E -430, E -431, E -432, E -433, E-434 E -436, E-442, E -470, E -471, E -472, E •473, E -474, E -475, E -476, E -477, E -478, E -480, E -481, E -482, E -483, E -488, E -489, E -491, E -492, E -493, E -495, E -542, E -550, E -570, E -572, E -591, E -631, E -632, E -633, E -635 E -904…

Gıda Terörü: Sağlığımızı Tehdit Eden Tehlikeli Gıda Maddeleri

Ülkemizde bir pediatri profesörünün dediği gibi, “Hiç yemedim” diyen kişi, büyük ihtimalle bir domuz tüketmiştir. Bu profesör, mamüllerinde domuz ürünleri kullandığını tespit ettiği pastaneleri ve gıda işletmelerini dava açıp kapatan biridir. Dini hassasiyeti olmayan birçok insanın, domuz konusunda müslümanlardan daha fazla hassasiyet göstermesi dikkat çekicidir.

Gıda sektörü, her gün bizlerin ve çocuklarımızın bedenine tecavüz eden birçok ahlaksız uygulamayı sürdürmektedir. Hazır yoğurtlar, dondurmalar, pastanelerdeki mamüller, jöleler, kremalar ve market ürünlerinin birçoğunda “kıvam artırıcılar” adı altında domuz mamulleri kullanılmaktadır. Bu durum, tüketicilerin ne yediklerini tam olarak bilememesiyle sonuçlanmaktadır.

Yiyeceklerimizin sağlığı, hem bedenimizin hem de ruhumuzun sağlığını belirleyen önemli bir faktördür. Yaratılanlar arasında bize helal olanların sayısını düşündüğümüzde, milyonlarca çeşit helal nimetin yanında neden domuzun haram kılındığını merak etmek gerekir. Domuz, genetik olarak insanlara en yakın hayvandır ve bu nedenle tıp alanında birçok araştırmaya konu olmuştur.

Domuz kaynaklı gıdalar, immün hastalıkların ve kanserlerin en önemli sebeplerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bu hastalıkların görülme oranlarının artması, genellikle batı toplumlarında yaygın olan bu gıdaların tüketimiyle ilişkilendirilmektedir.

Gıda terörünün etkisi sadece bedenimizi değil, aynı zamanda ruhumuzu da etkilemektedir. Otoimmun hastalıkların yanı sıra obezite de bu zararlı gıdalardan kaynaklanan önemli bir sorundur. Çocukların obez olması, onların sağlığına ciddi zararlar verebilir ve bu durum gelecekteki yaşamlarını etkileyebilir.

Fast food endüstrisinin en büyük silahı olan gazlı içecekler, tüketiciyi doyduklarını hissetmeden daha fazla yemeye teşvik etmektedir. Bu durum, obeziteyi artıran bir faktör olarak görülmektedir.

Bu sağlıksız gıdalardan uzak durmak, evde sağlıklı alternatifler üretmek ve çocuklarımızı korumak için önemlidir. Ev yapımı gıdalar, marketlerde bulunan hazır gıdalara göre daha sağlıklıdır ve çocuklarımızın sağlığını korumak için önemli bir adımdır.

Sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmak ve bilinçli tüketici olmak, gıda terörüne karşı en etkili mücadele yöntemlerindendir. Allah’ın bize verdiği bu bedenleri korumak ve sağlıklı yaşamak, bizim en temel sorumluluğumuzdur.

Kaynak : herbilgi.com replikler.org

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR